Uluslararası Belediyecilik Hareketi
Yerel ve bölgesel yönetimler, hem halka en yakın hem de demokrasinin en etkin biçimde ve en doğrudan gerçekleştiği yönetim düzeyleridir. Dünya nüfusunun yarısından çoğunun kentlerde yaşadığı ve bu oranın giderek artmakta olduğu düşünüldüğünde, yerel ve bölgesel yönetimlerin öneminin artması kaçınılmazdır. Öte yandan, karmaşıklaşan dünya ve artan nüfus, yerel ve bölgesel yönetimlerin işini her geçen gün biraz daha zorlaştırmaktadır.
Bu noktada, yerel ve bölgesel yönetimlerin gücünü artıran en önemli unsur, uluslararası ağlar olarak ortaya çıkmaktadır. Elbette, yüzyılı aşan bir deneyimi taşıyan, dünyanın yedi kıtasında milyarlarca insana ulaşarak, adeta dünyanın kılcal damarlarında dolaşan Birleşmiş Kentler ve Yerel Yönetimler (UCLG), bu ağların başında gelmektedir. Desantralize işbirliğini merkeze alan UCLG, uluslararası belediyecilik hareketinin de öncüsü ve sözcüsü konumundadır.
UCLG’nin savunduğu uluslararası belediyecilik hareketinin temel kavramları uluslararasıcılık, yerel yönetim, toplumsal harekettir. Bu kavramlardan ilki olan uluslararasıcılığın kökeni Antik Yunan’a kadar uzanmakla birlikte, günümüzdeki anlamı, herhangi bir ayrım gözetmeksizin, tüm insanlığı bir görüp, her bireyin onuruna, eşitliğine ve özgürlüğüne değer vererek, dayanışma ruhu içinde, insanlığın ortak yararını istemek ve bu uğurda çalışmaktır. Uluslararası belediyecilik hareketinin ikinci bileşeni olan yerel ve bölgesel yönetim ise, yerel topluluğun gereksinimlerini yakından görüp, isteklerine doğrudan kulak verip, beklentilerini en verimli biçimde karşılama amacı güden yönetim birimidir. Toplumsal hareketin temel özelliği de tabandan tavana doğru ilerleyen bir değişimi tetikleyebilme becerisidir.
Uluslararası belediyecilik hareketi tarihindeki ilk kilometre taşı, Uluslararası Yerel Yönetimler Birliği’nin (IULA) -o zamanki adıyla, Uluslararası Kentler Birliği’nin (UIV)- 1913 yılında kurulmasıdır. Birleşmiş Milletler’in (1945) öncülü olan Milletler Cemiyeti’nden (1920) bile önce kurulmuş olan bu ağın temel amacı, toplumlararası işbirliğinin teşvik edilmesi olmuştur. Ne yazık ki bu girişim, Birinci Dünya Savaşı ve İkinci Dünya Savaşı’nın patlak vermesiyle sekteye uğramıştır. Yine de tüm zorluklara karşın, bugüne kadar ayakta kalmayı ve kentler aracılığıyla insanlığın ortak yararı için çalışmayı sürdürebilmiştir.