23 Mart 2021’de, Kalkınma Politika Forumu (PFD), AB Dış İlişkiler Servisi (EEAS) ve Avrupa Komisyonu Uluslararası Ortaklıklar Genel Müdürlüğü (DG INTPA) işbirliğinde Sahra Altı Afrika İçin AB Bölgesel Programı STK-Yerel Yönetim İstişare Toplantısı başlıklı çevrimiçi bir toplantıya ev sahipliği yaptı. Webinar, hem sivil toplumdan hem de yerel yönetim ortaklarından ve paydaşlardan bilgi toplamayı amaçladı. Afrika ve Avrupa arasındaki ortaklığın altını çizen bu webinar, programın önceliklerini ve amaçlarını ortaya koymak için de bir fırsat oldu.
Toplantı, DG INTPA Afrika Bölgesel ve Çok Ülkeli Programlar Birimi Başkanı Hans-Christian STAUSBOLL ile başladı. STAUSBOLL, Çok Yıllı Gösterge Programı temelinde öncelikleri ana hatlarıyla özetledi ve düzensiz göçün temel nedenlerine ışık tuttu. Ardından moderatör Marzia PIETRELLI, bölgesel programa dair sorularını konuşmacılara yöneltmeleri için katılımcılara söz verdi.
Toplantı beş ara oturum ile devam etti: Yeşil Dönüşüm, Dijital Dönüşüm ve Ekonomik Bütünleşme, Yatırım ve İstihdam, Barış ve Güvenlik, Yönetişim ve İnsani Gelişme ile Göç ve Hareketlilik. Her tartışma oturumunda dört soru soruldu. Moderatörlüğünü Victoria Garcia Guillen’in yaptığı göç ve hareketlilik konulu oturumun raportörlüğünü UCLG-MEWA Genel Koordinatörü Salim Korkmaz üstlendi. Salim Korkmaz’ın raporladığı üzere, katılımcıların göç ve hareketlilik ile ilgili AB Girişimleri konusundaki ilk soruya ilişkin yorumları şöyle oldu:
- Göçün hukuki temeline daha fazla dikkat edilmelidir ve göç alan ülkeler, göçü kalkınma için bir güç olarak görmelidir.
- Kıta genelinde çok fazla göç gerçekleştiği için bölge içi hareketliliğe daha fazla odaklanılmalıdır.
- Göç yolları genişletilmelidir.
- Hareket halindeki çocukların korunmasına ilişkin politikalar güçlendirilmelidir.
- AB dışı ortaklardan kaynak seferberliği ve göç yönetimine daha uzun vadeli destek için finansman kaynakları sağlanmalıdır.
- Gençlerin kendi ülkelerinde bir gelecek görmelerini sağlamak için iş olanakları iyileştirilmelidir.
- Avrupa dışı göç yolları göz önünde bulundurulmalıdır.
- İnsan hakları temelli yaklaşım, insanı merkeze koymanın bir yöntemi olarak uygulanmalıdır.
- Yerel yönetimlerin göç yönetimindeki rolü (desantralize işbirliği) vurgulanmalıdır.
Katılımcılar, bu temaya ilişkin AB programının katma değeri, karşılaşılan en büyük zorluklar ve önemli eksikler ile ilgili ikinci soruya yanıt olarak şunları söyledi:
- Avrupa’ya giden yasal yollar üzerinde daha fazla çalışılmalıdır.
- AB programlarındaki önemli eksikler konusunda, çok ülkeli programlarda tutarlılık eksikliği vardır. Tek ülkeli programlar daha etkili olabilirken, çok ülkeli programlar daha etkili olmayabilir.
- Genç girişimcileri desteklemek, göç veren ülkelerde istihdam yaratmayı hızlandırmak için bir zorunluluktur.
Katılımcılar, hem STK’ların/yerel yönetimlerin bu bölgesel/kıtasal girişimleri çerçevesinde sağlayabilecekleri katkılara hem de sivil toplum kuruluşları ve yerel yönetimler ile AB arasındaki işbirliğinin avantajlara dair üçüncü soru ile ilgili şu noktaları dile getirdiler:
- Göç yönetimi, yerindenlik ilkesine ve desantralize iş birliğine (iki taraflı ve üç taraflı desantralize işbirliği girişimlerine) dayanmalıdır.
- Göçün, sınırları aşan kültürlerin melezlenmesindeki rolü vurgulanmalıdır.
- Çerçeve Ortaklık Anlaşmaları, STK’lara yardımcı olmaktadır ve sürdürülmelidir.
- Sığınmacıların öncü olduğu kuruluşlar, değerli bilgiler sağlayabilir.
- Kurumlar arası öğrenme ve farklı paydaşlarla çalışma her zaman bir katma değerdir.
- Bu, diaspora kuruluşları da dâhil olmak üzere, daha geniş bir paydaş yelpazesini sistematik bir biçimde işin içine katmaya yardımcı olur.
- Farklı bölgelerin farklı gereksinimleri olacağından, STK’ların sınıflandırılması yararlıdır.
- STK’larla çalışmak, belirli bir politikayı dikte etmek yerine, girişimlerin yerelde sahiplenilmesini güvence altına alır.
İnsani gelişme yaklaşımı ile ilgili olan dördüncü soru bağlamında, katılımcılar aşağıdaki konulara dikkat çekti ve şunları belirtti:
- Yetersiz finansman sorunu.
- İnsan hareketliliğinin kalkınma üzerindeki olumsuz etkilerine ilişkin değerlendirmeler, bütüncül yol yaklaşımıyla yapılmalıdır.
- Göçmenleri de içine alan kapsayıcı COVID-19 müdahalesinde yerel yönetimlerin önemli rolü vardır.
- Gerçek bir fark yaratmak için kısa vadeli ve ileri görüşten yoksun girişimlerden kaçınılmalıdır.
- Göç etmeye bile gücü yetmeyen en yoksul kesimlere odaklanılmalıdır.
- Kadınlar göçten çok daha fazla etkilendiğinden, göç ve COVID-19 tartışmasına cinsiyet boyutu da dâhil edilmelidir.
Toplantı, Hans-Christian Stausboll’un sunduğu özet ve kapanış konuşmasıyla sona erdi. Son olarak, Marzia tüm katılımcılara teşekkür etti ve katkılarını yazılı olarak 30 Mart 2021 tarihine kadar gönderebileceklerini ekledi. Cap4Dev’deki etkinlik sayfasına, konu ile ilgili bir şablon yüklenecektir.